52- Tur Suresi ve Türkçe Meali
Sure: Tur Sûresi Türkçe Meali
Meal: Üstad Murtaza Turabi
Okuyan: Muhammed Acar
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1. Andolsun Tur'a,
2-3. Yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş kitaba,
- Beyti Ma'mur'a,
- Yükseltilmiş tavana,
- Dolu ve kaynayacak denize
- Ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gerçekleşecektir.
- Onu savacak yoktur.
- O gün gök sarsıldıkça sarsılır.
- Ve dağlar yürüdükçe yürür.
- İşte o gün yalanlayanların vay hâline!
- Onlar ki daldıkları yerde eğlenip dururlar.
- O gün itilip kakılarak cehennem ateşine sürülürler.
- "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur."
- Bu bir büyü müdür, yoksa siz mi görmüyorsunuz?!
- "Girin o ateşe! Sabretseniz de, sabretmeseniz de artık sizin için birdir. Siz, ancak işlediklerinizin karşılığını göreceksiniz."
- Şüphesiz, takva sahipleri cennetler ve bol nimet içindedirler.
- Rablerinin kendilerine verdiği ile sevinirler ve Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
19-20. Onlara, "İşlediklerinizden ötürü, yan yana dizilmiş tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." denir ve onları, ceylan gözlü eşlerle evlendiririz.
- İman eden, soyları da imanda kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığının rehinidir.
- Onlara, diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.
Orada saçmalamaya ve günah işlemeye yol açmayan bir kadehi birbirlerinden alırlar.
- Orada saçmalamaya ve günah işlemeye yol açmayan bir kadehi birbirlerinden alırlar.
- Sedefteki inciler gibi olan genç hizmetçileri etraflarında dolaşırlar.
- Birbirlerine dönüp soruşurlar.
- Derler ki: "Doğrusu, biz bundan önce ailemizin arasında korku içindeydik."
- "Allah bize lütfetti ve bizi öldürücü azaptan korudu."
- "Doğrusu, biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik yapandır, sürekli merhamet edendir."
- Sen öğüt ver; Rabbinin nimetiyle (lütfuyla) sen ne kahinsin, ne de delisin.
- Yoksa senin için, "Ölümünü gözlediğimiz bir şairdir." mi diyorlar?
- De ki: "Gözleyin; doğrusu, ben de sizinle beraber gözleyicilerdenim."
- Bunu onlara akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir kavim midirler?!
- Yahut, "Onu kendi uydurdu" mu diyorlar?! Hayır; onlar iman etmezler.
- Eğer doğru söylüyorlarsa, benzeri bir söz getirsinler.
- Yahut onlar bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratanlar kendileri midir?!
- Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar?! Hayır; onlar yakin etmezler.
- Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır?! Yoksa onlar mı (her şeye) hâkimdirler?!
- Yoksa üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var?! Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
- Yoksa kızlar Allah'ın, oğullar sizin mi?!
- Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?!
- Veya gayb onların yanındadır da, onlar mı yazıyorlar?!
- Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar?! Ama o tuzağa yakalanacak olanlar, küfre sapanlardır.
- Yoksa Allah'tan başka bir ilahları mı var?! Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir.
- Gökten azap olarak düşen bir parça görseler, "Üst üste yığılmış buluttur." derler.
- Çarpılıp ölecekleri günleriyle karşılaşıncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.
- O gün, tuzakları kendilerine bir fayda vermez; onlara yardım da edilmez.
- Zulmedenlere, şüphesiz bundan önce de veya bundan başka da bir azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler.
- Rabbinin hükmüne sabret; doğrusu, sen bizim gözetimimizdesin; ve kalkarken Rabbini överek tespih et.
- Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O'nu tespih et.
YORUM EKLE